12 Eylül 2008

ÖYLESİNE

Saat gecenin ikisi olmuş. Ben ekran başındayım. Hergün "bugün erken yatacam" diyerek başlıyorum güne ve saat hep 2'yi buluyor.
Sabah geç kalktı küçük adam, 09.40. Gece 12'de uyanıp 1 saat kadar "aydedeee" seyretmiştik, ondan galiba zor uyandı sabah. Keyfi yerindeydi, gülüştük, oynaştık. Kahvaltıya oturduk, pekmez tabağındaki pekmezleri kaşık kaşık aldı, peynir kutusunun içine boşalttı. Seyretttim, belki kaşıklardan birini olsun ağzına götürür diye umut ettim, nafile...Hiçbirşey yemedi sabah, ama uyandığında pediasure'lu süt içmişti, o epey tok tutar zaten.
Markete gittik sonra. Huggies bezlerin 3 adet ıslak mendil hediyelisini pek bulamıyordum son zamanlarda. Geçen marketin birinde buldum. Hem de 80'li paket ve 3 tane ıslak mendil hediyeli 13,50 YTL idi. hediyesizi bile 20 YTL normalinde. Islak mndilin tanesi ise 5 YTL. Varın siz hesaplayın gerisini. Pek ekonomik birimiyim ne? Stok yapayım dedim, ama sadece 1 tane vardı. Sipariş verdim sonra, bugun de son günüydü indirimin. 4 tane kalmış, hepsini aldım. "Depoda 4 tane daha var, getirelim mi" dediler dalga geçerek, "getirin dedim ben de. Onlari da aldim. Eve dönüşte marketin servisini kullandık, 300 metre yol aslında ama 8 paket bez ve küçük adamla ??? Servis şoförü espri yapıyor kendince "satacak mısın ablaaa?" heee, satacam.
Neyse sonra İstinye'ye gittik. Bankada işlerim vardı, hastaneye uğradım, Candaş'ı yedi arkadaşlarım. Dönüşte arabaya giderken Candaş pusetinde uyudu, uyanmasın diye Carrefour'a gittim, dolaştım biraz. Alacağım hiçbirşey yokken yine birşeyler aldım. İnsan ihtiyaçları sonsuzdur sözünün doğruluğunu teyit ettim yine (bilmiyordum ya dopruluğunu, öğrenmek için alışveriş yaptım :)))
Candaş' süt içirmeye çalıştım, sütü bittiğinde uyandı. Neyse ki bitmişti. Eve geldik, biraz oynadık, yıkandı küçük adam. yemek yedi biraz, tırnağım kadar köfte, serçe parmak tırnağım kadar da sigara böreği yedi. Şişkinlik yapmış, soda içirdim üstüne bir de.
Yatırdım küçük adamı. Park yatağını bizim yatak odamıza koydum, huzursuz olduğu gecelerde ve gündüzleri orada yatırıyorum artık. Adamın odasıyla mutfak duvar komşusu olduğundan O uyurken mutfakta çok dikkatli olmam gerekiyordu. Dünya varmış, O bizim odada uyuyor, ben de işime bakıyorum.
Park yatağın kenarında küçük bir yırtık vardı. Bugün o büyük bir yırtık olmuş. Oynaması için legolarını koyuyorum yatağına, oynarken uyuyor. Herbirini o delikten aşağı atmış, suluğunu sanırım üstten atmış, emzik de yerdeydi. Yastığını eliyle tutmuş ve tam dik konuma getirmiş, eli boşlukta yastığı tutarken uyuyakalmış. Ne tatlısın oğlum diyip üstünü örttüm.
Mutfakta yemek yaptım sonra.
Niye yazdım bunları acaba? 2 yıldır ev hanımı olmak zor geliyor artık iyice. İşe dönmek, iki dedikodu yapmak istiyorum bugünlerde. Kim ne giymiş, kim kiminle çıkıyormuş vs vs. Sanırım burayı dedikodu için kullanıyorum şuan. İçimde sıkıntı vardı biraz önce, yazdıkça açıldım. Oturup konuşacak yakınımda biri olmayınca böyle oluyor biraz.
Küçük adamın çenesi de epeyce açıldı.
Hangi takımı tutuyorsun Candaş?
Boommm bommm. Ağzını da öyle tatlı yapıyor ki...
Akşam baklonda babası aydedeyi gösteriyor. En parlak yıldızı da "bak bu da Beken" diye göstermiş. "Begeee, Begeee" diyor O da.
******
temizlik yaptım saat 21'den sonra, evi süpür sil, çamaşır yıka, as, daha önce yıkanan 3 makine çamaşırı da ütüledim. Ama yerlerine yerleştirmedim, sabaha bıraktım. Ütü yapmak bişey değil de, çamaşırları yerine yerleştirme derdi olmasa ne olurdu sanki? Ya da ben ütülerken birisi onlari yerlerine assa? Yıkanan her makine çamaşırı hemen ütülerdim o zaman.
Yorgunluk vurdu galiba başıma.
Bu defa da Candaş Anası olsun yazı konusu madem.
ben uyumaya gidiyorum.
Hoçcakalın

Hiç yorum yok: