29 Temmuz 2008

TARABYA SAHİLİNDE BİR HAYDUT

İstanbul bizi beklemiş, attık kendimizi sahile...
Her akşam 19.30-20.30 arası Tarabya- Yeniköy arası sahildeyiz.
Bu da oradaki bir haydut videosu :))

24 Temmuz 2008

EVDEN PARA KAZANMA

Geçici ev hanımı olarak evden para kazanma yöntemleri var mı diye araştırırken birşey buldum.Erol Çorap firmasına ait ürünlerin satışını yaparak para kazanabiliniyor diyor site. Kafam biraz karıştı, üyelik sistemi ile çalışan ve zincir şeklinde büyüyen birşeymiş.Çorap, iç çamaşır, ince çorap gibi giyecekleri katalog üzerinden satma ve üye kazandırma yöntemine dayanıyor.Güvenilirliği konusunda tereddüte düştüm.
http://www.erolcorap.net/ref.aspx?rcn=O055894528
Bilgisi olan varsa bana yazabilir mi?

SİNOP'UN SESİ-İSTANBUL BASKISI

Sinop gezimiz 3 hafta sürdü. Dolu dolu geçen 3 hafta...Bizim sarı kedinin keyfine diyecek yoktu. Adama bir ilgi, bir alaka sormayın. Kucaktan kucağa gezdi, sürekli elinde yiyecek birşeyler vardı, hayvanların peşinde koşturdu durdu.

Bu 3 hafta sarı kediye neler kazandırdı?

*Bütün organlarını biliyor ve gösteriyor, bunları başkalarının üstünde de gösteriyor.Ancak hepsi parmakla gösterilmesine rağmen gözü sorulduğunda kirkiplerini kırparak gösteriyor :))
*Müzik çalınca oynuyor ve O da şarkı söylüyor.

*Ananne, anne, baba, dede, mama, cici söyleyebildiği kelimeler.

*Kedi diyince "miiiii", inek diyince "moo", tavuk diyince " gog gog goooo" diyor.

*Eşyalar sorulduğunda parmakla işaret ederek gösteriyor.

*Biz O'ndan bağımsız olarak birşeye güldüğümüzde O da işini bırakıp yanımıza gelerek bizimle kahkaha atıyor (bunu seyretmek çok zevkli oluyor. Ne anlayıp da gülüyorsa?)

*Üstüste kendi başına üç küp diziyor, küpleri tek tek ben verirsem ve alttakileri de tutarsam 8 taneyi diziyor.

*Halkaları çubuğa geçiriyor, ama büyük-küçük kavramı henüz yok.

*Sinop'taki ilk günlerimizde kedi peşinde koşturmak için 2 elinden tutunca yürümeye başlamıştı. Son günlerimizde ise tek elinden tutunca yürümeye başladı. Tay tay durmalar çok az ve kısa süreli hala.

*Çirkin, şaşkın, kızgın taklitleri yapıyor.

*Masayı kirlettiğinde peçete alıp silmeye çalışıyor.

*Yeme konusunda ilk hafta artmıştı yemesi. Sonra bir diş çıkardı, ateşlendi ve yemesi azaldı. İstanbul'a döndüğümüzde ise ishal oldu ve 3 gün sürdü. 1 ay öncesine göre 300 gram eksiye düştük yani :(((

İlk aklıma gelenler bunlar.

Biraz da resimler konuşsun:

DUT NASIL YENİR?

Anadolu'da yeşillikler içinde yaşamak böyle birşey işte:

03 Temmuz 2008

SİNOP'UN SESİ - 1



Merhaba Hayranlarımız

Blogcudaki problemler nedeniyle son dönemlerde sık görüşemiyoruz. Blogumuzu kaybetme korkusuyla blogspottan da bir adres aldık. Aslında ilk blogumuz oradaydı, ama blogcu daha kolay diye buraya geçmiştim. Şimdi ise her iki blogu birlikte yürüteceğim. Bize buradan ulaşamayanlar için adresimiz:http://www.candasimsin.blogspot.com/ .


Şimdi sıra maceralarda:İstanbul'un kavurucu sıcağı ve son dönemlerin yorgunluğu ile kendimizi Sinop'a, anaannemizin yanına attık. Ne kadar kalacağımıza ise burada karar verecektik. babamız bizi getirdi ve Istanbul'a geri döndü. Candaş'ın ilk 3 günlük seyri çokkkk mutlu geçti.


3 günde taklit yeteneğimiz çok arttı. Ne yaparsak yapmaya çalışıyor. Kulak, burun, dil, diş, kafa , göbek ve ayaklar bildiğimiz ve gösterdiğimiz organlar. Bazen karıştırılıyor ama her gösterdiği organdan sonra alkış bekliyor, biz yapmazsak O yaparak hatırlatıyor.


Yeme konusunda fena değiliz. Kağıt helva arası muhallebi, kavanoz maması, peynir, zeytin ezmesi ve tabii hala dondurma aşkı....Buraya kağıt helva stoğuyla gelmiştik, ama stoklar çabuk tükendi (anası da yiyince erken bitti :)) Erfelek'te de bulamadık. Dedemiz Sinop'tan siparişle helva getirtiyor. Bugün diyor ki koliyle mi alsak ne :)))


Erfelek'te evimiz yarı köy sayılan bir yerde. Bahçe, hayvanlar, yeşillikler...Küçük büyük adamım kafayı yemiş gibi herşeye saldırıyor. Kedi gördü mü iş bitti. Normalde elinden tuarak adım atmak istemeyen adam, kedi kovalarken 50 metreye kadar yürüyor. Hatta bugün kedi gitti dediğimizde "dittiii" dedi, hem de peşpeşe 2 kez.


Kıskançlık had safhada. Kucağında çocuk olanlara karşı antipatisi var. Onlar'dan uzaklaşmak istiyor, ya da gitmelerini istiyor.


Günün bombası ise, sabah kahvaltı masasında "oğlum masayı sil hadi" dediğimde elini kağıt havluya uzatmasıydı. Ağzım açık kaldı desem yeridir. verdim eline peçeteyi önce ağzını sildi, sonra masayı. Galiba büyüyor.

Bir şımarık da oldu ki sormayın. gece uyutmak inanılmaz zorlaştı. Uyumak istemiyor, kaçıyor odadan. Kimi görürse şımararak kucakta hemen. O öyle cilve yapınca kimse de yatsın demiyor tabii.
Buraya gelirken mama sandalyesi taşımamak için portatif mama sandalyesi almıştım. Candaş'a aldığımız en faydalı eşyalardan biri oldu. Katlanınca küçücük oluyor, her masaya uyuyor, mutfak lavabosunda bile kolayca yıkanıyor ve hemen kuruyor. Şiddetle tavsiye ederim.