Sinop'a gittiğimizde küçük adam öyle güzel gelişimler gösterdi ki, tekrar gittik biz de.Bu defa babasız ve uçakla gittik. Bu küçük adamın ilk uçak yolculuğu idi.
Sinop'un 4. gününde 39,5 derece ateşle beraber hastalandı bizimki. Tonsilit olmuştu, antibiyotik başlandı. 16 aylık oğluşun ilk antibiyotiği idi bu (yoğun bakımı saymazsak tabii. Orada antibiyotik deposu olmuştu). Üzüldüm biraz, en azından 2 yaşına kadar ilaç kullanmadan gelebilseydik diye. Ama en büyük derdimiz bu olsun, Allah çaresiz dert vermesin. İlaça başladık ama 4. güne kadar ateşi düşmedi küçük adamımın, sürekli yarı baygın halde uyudu. Yemek yok, sütü de günde 100 cc içti sadece. Tek istediği su ve meyve suyuydu. 4. gün akşama doğru açtı gözünü, evde herkesin yüzü gülmeye başladı. Neşemiz geri gelmişti. 1 haftalık antibiyotik sonrası tam iyileşmeyince 10 güne tamamladık ilacı, sonra ben nezle oldum,O'na da bulaştı, O da nezle oldu vs vs.
Çorap nereye giyilir oyunumuzHastalıklara rağmen çok güzeldi tatilimiz. İstanbul sıcağından uzak kaldık en azından. Ananne, dede, dayı ve akrabalar derken Candaş sürekli eğlendiriliyordu, dışarıdan içeri gelmek istemedi. O'nu eve sokmaya çalıştığımda "ananneeee, aydedeeee, ananneeee, aydedeeee" şeklinde imdat çağrısıyla ağlıyordu. Eee ananne, dede sürekli dışarıda tabii, yardım istiyor Onlar'dan. Aynı çığlıklar uyku saatinde de yaşanıyordu. Ananne, aydede ağlamasıyla yardım istiyordu, bizimkiler de hemen " al kızım, uyumasın boşver, bizim yüreğimiz dayanmıyor O'nun ağlamasına" diyorlardı.
Ananneye fasulye ayıklamada??? yardımEvdeyken dış kapının açılma sesiyle hemen dönüp, daha kimin geldiğine bakmadan "ananneeee" diyordu, ananne evdeyse "dedeeee", dede de evdeyse "dayyyy" diye sesleniyordu. Bizimkilerin sevincini düşünün, bahçeden ahırdan geliyorlar yorgun argın, biri Onlar'ı neşeyle karşılıyor. "Sen gidince bu eve giremeyiz biz" düşünceleri daha biz oradayken sarmıştı annemleri.
Candaş Sinop'ta çok dillendi, kalabalık arasında.Anne, baba, ananne, dede, aydede, dayy, su, bamba (lamba), abba, abi (bi çok kısa söyleniyor), çeçe (çekirdek), dayy (çay * biz çay içerken öğrendi çay demeyi, O'na çay diye verilen taze meyve suyudur), çaaakkk (uçak), mama, del (gel), veee (ver), saa (saat).Fiilleri kendi başına söylemiyor, birşey istediğinde ver demesi için epeyce uğraştıktan sonra veee diyor mesela.
Candaş suyu gördüğünde suuu diyerek istiyordu son 2 aydır. Ama 15 Ağustosta ilk kez suyu görmeden su istedi.İstanbul'a döndüğümüzde ise ben birkaç kez "Ersinnn" desin diye uğraşmıştım, şimdi babasına "Ersiiii" diye sesleniyor, ama baba hiç hoşnut değil bu durumdan.
Mantı açmayı öğrendi, anneye de öğretecekHamilelik ve doğumumdan sonra evimizde Kur'an okutmayı çok istemiş ama yalnız oldugum için yapamamıştım. Annemin evinde bu niyetimi de gerçekleştirdik.
Kur'an okunduğu geceden sahneKur'an okundu, çaylar içilirken küçük adama birşey oldu ve yürümeye başladı. Son zamanlarda gel diyince güven de verirsek eğer 2-3 adım atıyordu. Ama o günkü bambaşkaydı. Kendi kendine odanın bir ucundan diğer ucuna gidiyor, dönüyor, nasıl da şımarıyordu. Kur'an okutmadık diye yürümemiş sanki. O gece 1 saat boyunca sürekli yürüdü. Yatma saati bile geçmişti, saat 23 de yatırdım. Ama korku sardı içimi, anneme diyorum ki "anne, ya sabah kalkınca yürümezse?"
Annem diyor ki, niye yürümesin kızım, başladı şte".Yine de içim rahat etmiyor, yatağından kaldırıyorum Candaş'ı. Yürütüyorum yine sürekli.Eeee, yaşadıklarımızdan sonra felaket senaryoları arasındaydı, göremeyebilir, konuşamayabiir, yürüyemeyebilir, kendi hayatını kendi idame ettiremeyebilir vs vs.Bu bizim aşamalarımzdan biri, onun için dört gözle bekledik yürümesini. Adam da düzeltilmiş 16 aylık olunca ve herkes "aaaa, yürümüyor mu hala?" diye sorunca bekler olduk.Neyse, o gece sürekli yürüyüp ihya etti bizi, bilgisayarın kamerasıyla babasına gösterip O'na da sürpriz yaptık. Ertesi gün oldu, adam uyandı. Ben sandım ki yatağından alacam, O da tıpış tıpış yürüyecek...
Nerde.....Adamda tık yok, tam 8 gün geçti üstünden ama bizimki halinden pek memnun. Ama evin içinde bizi hiç oturtmuyor, geliyor, sağ el işaret parmağımızdan tutuyor ve çekiyor. Kalk ve beni yürüt diyor. Evde sürekli bir yürüyüş halindeyiz yani.
Bu Sinop tatilimizde dikkatimi çeken başka şey de Candaş'ın baba dendiğindeki tepkisi oldu.Geçen ay Sinop'a gittiğimizde ilk gün baba nerde dendiğinde "babaaa, baaa" diyip aramıştı babasını. Sonraki günlerde ise hiç tepki vermemişti.
HammmmmBu defa ise dilinde sürekli "babaa, baba" diye dolaştı. Odaları girip "babaa" diyordu. Bilgisayaradan gösterdiğimde babasını günlerce baba nerde dendiğinde bilgisayara gitti, bilgisayar kaalıyken de yanına gidip "babaa" diye sesleniyordu. Son çözümü ise babasının resmiyle konuşmak oldu. Babaa diyerek babasının resmini aldı eline ve O'nun la konuştu. Resmi ters çevirip arkasına bakması ise cabası...16 aylık çocuk 20 gün boyunca baba sayıkladı kısacası, bu beni epey şaşırttı aslında. Nasıl oldu da unutmadı, inanamadım. Hafıza yerleşiyor sanırım artık.
Ananneyle vedalaşma
Yeni macerlarda görüşmek üzere
Hoşcakalın