22 Eylül 2011

Ş Harfi

İngilizce alfabeyle kafayı bozdu. Telaffuzu da o kadar güzel ki, beni düzeltiyor, öyle söylenmez o harf diye.

HArf kalıpları ile kurabiye yapıyoruz bugün. Q harfi en sevdiği. HArflerden şifresi bile var hatta, ama söylemem :)

Q harfi elindeyken, question'ın Q'su dedi. Sonra "anne kuesçında ç harfi var, ama İngilizce alfabede "ç" harfi yok ki, nasıl oldugunu anlayamıyorum?" dedi.

Ne dersiniz ki bu durumda cevap olarak. Anlatmaya çalıştım, ben anlamaz diye düşündüm anlatırken ama sonra ne oldu bakın.

Geçen hafta Tara'nın doğumgünü vardı. Ona özel bir hediye hazırlamış, "ingilizce alfabe resmi". Altına da adını yazmış tabii.

"Aaaa, ismimi yanlış yazmışsın oğlum, Candaş ş ile biter dedim.

"Anne, sen bilmiyor musun, bu İngilizce Alfabe resmi, İngilizcede Ş harfi yoktur, bak ben de CANDASH yazdım bu yüzden dedi.

16 Eylül 2011


Sabah uyandi, sarildi boynuma. Kokladi sonra beni.

" Ne kadar guzel kokuyorsun sevgilim. Banyo mu yaptin?"

Gunaydin sozu nasil da anlamsiz bunlarin yaninda

6 Eylül 2011





04 Eylül 2011

03.09.2011



Özel bir gün bugün. Aslında son 2-3 aydır emaresi vardı, ama ben hep tesadufi bulmuştum ve abartmamak için üstünde durmamıştım.
Son 2 haftadır filan babası söylüyordu, "hııı" deyip geçiyordum. Şahitliğim vardı buna da, yine tesadufi diye düşünüp geçmiştim.
Ama bugün "yok artık" dedim. Ne tesadüfü, bal gibi de öyle". Hem de tesadüfi olması gereken hiçbir şart yerinde yoktu. Başka bir versiyonunda olay son 2 aydır tamamdı zaten de, bunun bu durumda olduğunu farketmemiştim.
Buraya ne olduğunu yazamayacağım, üzgünüm ki. Unutmamak için bu tarihi yazmam gerektiği için yazdım. Herkseten özür.
**********
İkea'daydık bugün, bizimkinin vazgeçilmez mekanlarından biri. Premature ikizleri olan bir arkadaşla tesadüf eseri karşılaştık, çocuklar oynadı, biz de lafladık. Foto için teşekkürler Y.A.

"Ç" Harfi


İngilizce alfabeyle kafayı bozdu. Telaffuzu da o kadar güzel ki, beni düzeltiyor, öyle söylenmez o harf diye.
Harf kalıpları ile kurabiye yapıyoruz bugün. Q harfi en sevdiği. HArflerden şifresi bile var hatta, ama söylemem :)
Q harfi elindeyken, question'ın Q'su dedi. Sonra "anne kuesçında ç harfi var, ama İngilizce alfabede "ç" harfi yok ki, nasıl oldugunu anlayamıyorum?" dedi.
Ne dersiniz ki bu durumda cevap olarak. Anlatmaya çalıştım, ben anlamaz diye düşündüm anlatırken ama O kesin anlamıştır bunu.


Küçük Adamla Bayram



Bu bayram İstanbul'da kaldı. Hani tercihen cinsinden değil bizimki, aslında seçeneksizliktendi. İstanbulun tadını çıkaralım biz de dedik madem. İstanbulun yarısı şehir dışında olduguna gore, trafiksiz ve rahat olur buralar. Bir nevi bizim mahalle cinsinden.
Tabii öyle olmadı.
Neden mi?
Cumartesi temizlik yapmalıyım paniği ile hiçbirşey yapamadan geçti. Temizlik de dahil
Pazar temizlikle geçti
Pazartesi ütü ve 4 saat süren site içindeki tüm parklarda gezmece ile sürdü. Tabii 35 derece sıcakta üşümeye başlayan ben salak salak bugün güneş de var ama hava ne sogukmuş, çocugu da incecik giydirdim cinsinden suçluluk duydum. Gölgeden kaçıp güneşte oturdum illa ki.
Havanın soğuk değil, aksine çok sıcak oldugunu, ben hala titreyerek "kış geldi herhalde" diye uzun kolluları ararken kocamın şüphelenmesiyle anladık.
38,5 derece ateş.
Ding... dong...
Bayramlık uzun kollu kıyafetler çıktı ortaya.
Boğaz ağrısı ama su dahi iöemeyecek derecede 4 saatte bir ateş, zangır zangır titreme. Parasetamol dısında ilaç da olmayınca küçük adamın dolvenine talim ettim.
24 saatte ateş devam edince ve boğaz su yu dahi içemeyince antibiyotik başladım. Evde ne varsa tabii
Evden çıkan antibiyotik küçük adamın antibiyotiği :))
Bir kez daha anladım ki biz bu çocuklara resmen işkence ediyormusuz.
Doktorların tadı en güzel antibiyotik diye verdiği ilacı içmek için kaç bin defa midemin ağzıma geldiğini hatırlamıyorum. Neyse ki bugun 3. gün ve ilk kez ateşim çıkmadı.
24 saatin 18 saatini yatarak geçirmek, evde ilgi bekleyen bir çocuk varken ne kadar da zormuş.
Bugün 5 dakikada bir "ya ben ne kadar kötüymüşüm 2 gün boyunca cümlesini kullandım neredeyse.
Neyse ki iyiyim şimdi
********
Pazartesi sordum bizimkine "ne yapmak istersin" diye
"Caddeye gitmek isterim" dedi. Sonra parkta arkadaşlarını görünce o da ben de unutmuştuk.
Akşamına benim ateşim çıkmışken ve onun da uyku vakti gelmişken başladı ağlamaya "caddeye gitme sözü vermiştin" diye.
Ağlaya ağlaya uyudu sonra. Bütün gece uykusunda bağrdı sürekli. Ertesi gün caddeye gitmek şart oldu. Ne anlıyorsa caddeden onu da anlamış değilim ya, neyse.
Ertesi gün iki ateş nöbetim arasında gittik ama bana yapılacak en büyük işkenceydi sanırım. Resmen yürüyemiyordum.

Bu arada o sıcakta uzun kollu sweatle gezen deli ben idim :)) Hani yeşil renkli.
Bir ara öyle titremeye başladım ki Candasın dolven şişesini kafaya dikip içecektim neredeyse. Neyse ki kaşık da cıktı çantadan :))
Bayramın 2. gününde yine 2 ateş arası Bostancı sahilde kumda oynamaya götürdük kuzucugu. Eğlendi gönlünce.


Dün gece ateşlerimin arası 8 saate cıkınca dünyalar benim oldu sanki.
Bugun de aldı cüzdanını eline, hadi kuşlara yem alalım dedi.
Bu da ne derken hatırladık, ben iyileşirsen Ortakoye gidelim diye konusmustuk, O dustu yola zaten. Gittik mecburen, Nazlı Bayası da geldi. Çocuk olmanın güzelliğini seyrettik biz de. Kıç kadar alanlarda koştura koştura ve neşeyle saatlerce oyun oynadılar ya...helal olsun onlara...
*********
Ona harf seklinde hamur kalıbı sözü vermiştim. Zamanın birinde gormustum bir yerde, rakamını almıştım da, aklıma geldi bayramda sevinsin cocukcegiz diye soylemiş olmuştum.
O hasta halimde gittim Carrefoura, dolaş dolaş yok.... Meğer oradan almamaışım ben rakam kalıbını. Oyunakcıya gir, yok...Bayılacam sanki, küçük adam marketin otoparkında arabada uyuyor, babası yanında. Uyanınca sevinsin garibim, soracak çünkü. Şimdi almazsam gece dışarı çıkartacak bzi, aratmaya.
Şu play doohun anne-baba sömürüsü için var olduguna bir kez daha tescil ettim dün.
Yamuk yumuk harf kalıpları, yanında kurabiye canavarı şeklinde uyduruk bir ucube, 4 küçük hamur kutusu. Süsle püsle al sana 35 TL.lik harf kalıbı.
Almam bunu diye direttimse de mecburen aldım.
Polisanın 5 TL lik kalıbını planlarken, 35 TL ye uyuduruk bir kalıp aldım.
Allahım bir çocuk harfleri görünce bu kadar mı mutlu olur? Çıldırdı, deliye döndü görünce. İşi gücü harfler, alfabeler zaten. Eve geldik, denemek için dedim ki otoparkta, "hadi parka gidelim"
"Bunlarla oynamak için sabırsızlanıyorum, hemen eve gidelim, "tahmin ediyorum ki Q harfinin kuyruğu 3 şekilde olabilir.......hemen onun şeklini görmem lazım :)))
Oyuncakçıda dolanırken bir de ayakkabı gördüm, sezon sonunun en indirimlisinden. Aldım hemen, bayıldı ona da.
"Bunlar Nazlı Ablam kadar hızlı koşabilirim sanırım" dedi.

Ayakkabı büyük geldi, değiştirmeye götürecem çıkarmaz ayağından, ayakta ayakkabılar, paşa bey kucakta gittik tekrar, küçüğüyle ayaktan ayağa teslimat yapıldı. Oradan doğru Ortakoye, Nazlı Ablası kadar hızlı koşmaya....
Oradan da saç tıraşına gittik. Ama tıraş oldugunu kimse anlamayacak yine :))