26 Haziran 2008

ŞAKŞAK & ŞAKŞAKÇILIK

Şakşak ve şakşakcılık, diğer terimiyle alkış ve alkış yapmak... Şakşak iki elin iç kısmının peşpeşe birbirine vurularak ses çıkarılması eylemidir. Çok basittir, iki eli açıp, yaklaşık 20 cm uzaklıktan yüzleri brbirine dönükken hızla yaklaştırarak ses çıkartırsın. Genelikle coşku belirtmek için yapılır. Kültürümüzde göbek atarken tempo tutmak için yapılması, en sık kullanım alanıdır. Hoşumuza giden bir durumda sevincimizi göstermek için şakşak yaparız. Heyecanla beklenen başarılı bir durumda başarıyı takdir etmek için şakşak yaparız. TV programlarında stüdyoya gelecek kişiyi karşılama şeklinin de tamamlayıcısıdır. Genellikle sunucunun hatırlatması gerekir, “alkışlarla ..... karşınızda” şeklinde. İzleyicinin kişiyi beğenmeyip saygısızlık olmamasına karşın aldığı bir önlemdir.Çok sevinçli bir haber aldığımızda da şakşak yaparız, "yaşasınnn" nidaları arasında.Bu eylem aynı zamanda bir protesto etme şeklidir de.Sözün bittiği noktada alkışlarla protesto ederiz bazı durumları.Kısacası bu eylemin kullanım alanı oldukça yaygındır.Bir de şakşak yapmayı geçim kaynağı edinmiş kişiler vardır, şakşakçı deriz Onlar'a.Kendi çıkarlarına göre heryerde olabilir bu meslek grubu. Sağcıyla sağcı, solcuyla solcu olurlar. Her konuşmaının arka tarafında, ön sıralarda görürüz Onlar'ı. Saz ekibi gibi nerede bir konuşma var, orada Onlar vardır. Onlar için önemli olan gemilerini yüzdürmektir.Ben şakşakçıların zeka seviyelerinden endişe ederim. Diğer taraftan çok da zeki bulurum Onlar'i, hayatta belli duruşları olmayıp günlerini gün edip, zorluk yaşamayan kişilerdir. Her durumda şakşak yaparak kendi hayatlarını garantiye alırlar.Şakşak ile zeka arasında bir bağlantı var mıdır? sorusu son zamanlarda bizim evde çok konuşulan bir konuydu.Güzel ülkemin güzel uzmanlarına göre çok sıkı bir ilişki var aralarında. Denver denen dünyanın en aptal testi diyor ki, "Türk çouklarının % 90'ı 9 aylıkken alkış yapmaya başlamış. Öyleyse yaşına gelip de alkış yapmayan çocuğumuzda zeka problemi olabilir". Tüm çocuklar aynı kuluçka makinesinden çıkan seri üretim ürünü olduğu için yaklaşım çok mantıklı. Alkış yapamıyorsa geri zekalıdır muhtemelen. Nokta...Belki çocuğum şakşakçı olmak istemiyordur? Marjinaldir? Sürüden farklı bir çocuktur..."Hayırrr, olamaz...alkış yapmalı". Bu çocuğun alkıştan sonraki aşama olan top yuvarlama ve bay bayı yapıyor olması ise kimsenin umrunda değil. "Alkış yapamıyorsa top da yuvarlamasın, bay bay da yapmasın. Yapamaz zaten, Denver öyle diyor". Çatır çatır da yapıyor ama dinleyen nerde????Alkış yapamayan mı geri zekalıdır yoksa çocukları robotlaştıran yöntemlere itibar eden mi bilemem ama ben artık bu konuya noktayı koyuyorum. Aslında ben değil, Ali Candaş koyuyor noktayı.Bu da birilerine kapak olsun. "Gülay ağır olmuş yazı" diyenlere "süper annelik http://candasimsin.blogcu.com/14800681/" yazımı tekrar okumalarını öneririm. Bizi aylarca ne hale getirdiklerini tekrar hatırladığınızda bana hak vereceksiniz.

Nokta.

18 Haziran 2008

ÖZCAN AİLESİNDEN (HALA VE AİLESİ)

Ali Candaş, Merhaba Aliciğim, seni öpüp koklamak hatta mıncık mıncık yapıp ağlatmak istiyorum(Anneni atlatabilirsem eğer, çünkü seni ağlatmama dayanamaz, ama ben bir fırsat bulup bunuyapacağım... bekle..). Aliciğim internetteki fotoğraflarına bakıyor, annen ve babandan her günson durumunu öğreniyoruz.. Günlerin su gibi geçip gitmesini ve biran önce seni kucağımıza almayıistiyoruz. Bu sıkıntılı günleri beynimizin bir köşesine atıp güzel günler için dua ediyoruz. O günler de zannediyorum yaklaşıyor.
Ali'ciğim 21.01.2007 tarihinde dünyaya geldiniz. Dünyaya iki kişi gelmiş ve beraber yaşam mücadelesi vermeye başlamıştınız. Küçük bedenleriniz buna nasıl dayanıyordu, mucize olmalıydı bu. Çok zor günler sizi bekliyordu. Bu zor günlerde annenle baban bir gün mutlu, ertesigün tam tersi çok üzgün oluyordu. Çünkü bir gününüz diğerini tutmuyordu. Sizin doğumunuzlabirlikte uzun bir süreç başlamıştı. Bu süreçte herkes kendine düşen sıkıntıyı ve sevinciyaşayacaktı. Öyle de oluyordu. Bu yol Beken ve senin için uzun ve zor bir yoldu. Beken'in bedeni bu mücadelede yenik düştü. Kader denilen şey bu olmalıydı. İnsanın gücü bir yere kadar yetiyor, sonra elden bir şeygelmiyordu. Annenle baban bu dönemi çok zor geçirdiler, hatta hala daha geçirmiş sayılmazlar,hatta ömürleri boyunca hep akıllarında kalacak. İşte bu aşamada sen onlara ve bizlere moral kaynağı oldun. Bir ışığımız daha vardı, sen pırıl pırıl yoluna devam ediyordun. Dünyayagelişinden bugüne, 74 gün geride kaldı. Öyle ümit ediyorum ki yakın bir zamanda taburcu olupkendi evine, kendi yatağına gideceksin. Bunu canı yürekten istiyor ve sürekli sizlere dua ediyoruz. Kalbimiz sizinle birlikte. Fotoğraflarına baktığımda bazen inanamıyorum, korkuyorum belki derüya gibi geliyor. Sonra dalıp gidiyorum, aklıma milyonlarca düşünce geliyor, hayaller kuruyorum...Tabii ki hepsi seninle ilgili. Bu arada hayal kuran başkaları da var. Denizberk ile Mert seni Fenerbahçeli yapmak için planlar yapıyor. Başarılı olacaklarına inanmışlar. Bana imkansız gibi geliyor, çünkü babanın böyle bir şeye izin vereceğini sanmıyorum. Bu arada Berkan da BJK’li yani çoğunluk sizde. Mert en küçüğümüzdü o da senin doğumundan sonra abi oldum diye seviniyor. Hepimiz sana kucak dolusu öpücükler yolluyor, iyi haberlerini bekliyoruz. Yanında yatandiğer arkadaşlarına da acil şifalar diliyoruz.
Özcan Ailesi Bahtın açık olsun Halan
<******>
Nesrin ÖZCAN 05.04.2007

BEKEN',İME KAN VEREN DOSTLARIMIZ

05.04.2007
Minik bebeklerim sıkıntılı başladıkları yaşam yarışında zorlu gunlerde buldular kendilerini...Ozellikle Beken'im cok mucadele etti hayatla ve dusen kan degerleri yuzunden surekli kan ihtiyacı oldu. Bu surecte bize kan veren tuBEKEN KIZIMA KAN VERENLERm dostlarimiza sonsuz tesekkurler...

Deniz AYDIN
Erdoğan ÇELİKKOL
Hamide GÜLER
İsmail YILDIZTURAN
Mehmet Hayri TOP
Turhan ÖNDE

*Sıra alfabetiktir.

DOSTLARIMIZDAN

Siz birer minik mucizesiniz bu dunyaya sunulmus... 2 buyuk koruyucu meleginiz basinizda size guc kuvvet ve sevgi vererek mucizenizi arttirarak tanik oluyorlar... biliyorum belki 10 belki 20 yil sonra gogusleri kabararak ilkokul siralarina universitelerde kep torenlerine dokecekler simdiki gozyaslarindan. .. ve siz o gun bileceksiniz yeniden ne kadar ozel oldugunuzu.. . bu umut diyin inanc deyin ne derseniz diyin ; biliyorum seneye bugun fotoğraflariniza bakarak tebessum ediyor olacagiz.... anne ve babanizi yurekten dualarla yakindan takip eden yeliz teyzeciginiz. ..

hadi bakalkim hanimlar beyler bu hayat sizi bekliyor...

biraz daha gayret....

11.02.2007
Yeliz Günal
Ikizlerim Grubu

NEZ TEYZEMİZDEN ELİF BEKEN'İMİZE

24.3.2007
NEZ TEYZEMİZDEN BEKEN'İMİZE...
Sana merhaba diyemedim ki, güle güle diyebileyim. Başka bir dünyadan, annen ve baban görmek istedi ve çağırdı seni. Geldin ve tekrar geri döndün. Sana merhaba diyebilseydim eğer, bana hoşçakal demeden gitmezdin belki. Öyle mi?
Sana söyleyeceklerimizi hep Ali'ye söyleyeceğiz bundan sonra sanırım. Ama şimdi değil. Çünkü O da anne ve baban gibi seni çok özleyecek.
Ben ise, bir meleği göremediğim için çok üzülüyorum. Ama eminim sen daha güzel bir yerdesindir. Bizleri duymasan da, daha mutlu olacaksındır belki. Onu senden başka kimse bilmiyor galiba.
Dünyada da sizi sevecek ve mutlu etmeye çalışacak insanlar vardı. Anne ve baban kadar değildi belki...
Kalsaydın sevecektik. Gittin diye de kızmıyoruz. 50 gün hiç iyi geçmedi. Küçük bir melek, ürkek bir kelebektin. Dokunmaya kıyılmazdı sana. Herşey senin için bitti belki. Belki çok daha güzel bir yere gideceksin. Ama nerede ve nasıl olacağını bilmediğimizden, seni hep merak edeceğiz.
Ali ile konuşursun belki diye, ondan sana selamlar söyleyeceğim. O'na söylediklerimin yarısı hep sana söyleyemediklerim olacak. Ona pastalar yapacağım, bir dilimi senin için hep ayıracağım içimde bir yerlerde, ama hep bir tabak eksik olacak.
Benim de bir meleğim senin gibi. Adı Müzeviy. O da senin gibi üşümüyor, konuşmuyor belki ama beni duyuyor. Sende beni duyuyorsan eğer, güle güle meleğim...
Bize hamileliğimizden itibaren hep destek olan sevgili teyzemiz;
Nezaket Öztürk
14.03.2007

HOŞGELDİNİZ

Bugun 21 Ocak 2007. 25 hafta 5 gunluguz henuz. Benim guzel bidiklarim anneyi cok merak ediyorlardi ve artik dogmak istediler. Onlara dunyanin suan onlar icin cok tehlikeli oldugunu anlatmaya ve gelmemeleri icin ikna etmeye cok calistim, ama nafile...
Ventilatoru olan hastanelerde bos yer arayislarimiz arasinda Istinye Devet Hastanesi'nde baslayan, ambulansta ilerleyen dogum hikayemiz tum devlet ve universite hastaneleri, Amerikan Hastanesi'nde yer olmamasi nedeniyle Avrupa Florance Nightingale Hastanesi'nde sonuclandi...
680 gr., 30,5 cm.lik Candas Oglum dogdu once. Oglumu gormek istedim ve baktim. Aman Allah'im, bu da ne ? Kucuk bir deniz kabugu dogurmusum ben, bir salyangoz kabugu gibi cizgi cizgi kivrimlari var ve simsiyah...Neden simsiyahsin kucuk erkegim ve daha da onemlisi neden AGLAMIYORSUN? Bu kotu bir kabus mu?
Daha fazla seyredemiyecegim, ozur dilerim 570 gr., 30 cm.lik minik kizim Elif, senin dogum anina bakacak takatim kalmadi, ozur dilerim bebegim.
Umarim hayat mucadelenizde basarili olursunuz ve hep birlikte mutlu, uzun ve guzel bir omur geciririz...
Sizi cok istiyorum yavrularim, cok...
Sizi seviyorum

17 Haziran 2008

GALİBA BURAYA TAŞINIYORUZ

Blogcuda adresimiz var aslında, ama blogcuyla sorunlar yaşıyoruz. Belki buraya taşınırız.














Babacığım babalr günün kutlu olsun....